Finansal Okuryazarlık
Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkeler
küresel sahnede yer alabilmek için sürekli ekonomik programlarını değiştirerek ve bir gecede şok etkisi yaratan
kararlar alarak ekonomiyi rayına sokmaya çalışırlar. Bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan hızlı bir
büyüme hedeflerler. Ancak çok daha geniş imkanlara sahip gelişmiş ekonomiler bile her ne kadar enflasyonu kontrol altında
tutabilseler de, çağımızın en büyük
sosyo-ekonomik problemi olan işsizliği azaltan hızlı ve sürekli bir büyümeyi başaramamışlardır. İşte böyle ani kararların
alındığı bir ortamda finansal okuryazarlığın önemi daha da
artmaktadır.
Son dönemde ardı ardına
yaşanan
krizler bize bir kez daha, alınan ani kararların günü kurtarmaktan öteye
gidemediğini
göstermiştir. Tabana yayılmayan
politikalar sadece belli bir sermaye grubuna hitap ederek kalıcı çözümler bir
yana krizi daha da derinleştirmektedir. İşte bu noktada finansal okuryazarlığın önemi ortaya çıkmaktadır.
Yeterli finansal altyapıya ve anlayışa sahip olmayan bireylerin oluşturduğu ekonomilerin uzun soluklu refaha kavuşması mümkün değildir. Peki finansal
okuryazarlık nedir? Neden bu kadar önemli? En basit haliyle finansal
okuryazarlık; kişinin paranın kullanımı ve yönetimi hakkında bilgiyle değerlendirme yaparak etkili
kararlar almasıdır. Yani bireyin gelirlerini, tasarruflarını ve yatırımlarını
akıllıca değerlendirerek bütçesini daha verimli bir şekilde yönetebilme
yetkinliğine sahip olmasıdır. Finansal okuryazarlığın artmasıyla birey, aile
ve dolayısıyla finansal sistem sağlam temeller üzerine kurulmuş olacak, toplum olağandışı durumlarda sahip olduğu finansal birikimle daha sağlıklı kararlar vererek, krizden en az zararla kurtulmanın
yollarını arayacaktır. Kişinin devlete olan ihtiyacı azaldıkça, karar verenlerin manevra
alanı da genişleyecek ve krizden en az hasarla kurtulmak bir yana bunu fırsata
çevirebilmenin yollarını arayacaktır.
Bugün dünyanın önde gelen
iktisatçıları dünyada yaşanan ekonomik buhrandan bazı ülkelerin daha fazla
etkilenmelerinin sebebini, finansal bilincin yeterli düzeyde olmamasına bağlamaktadırlar. Birey
sahip olduğu sınırlı imkanlardan ihtiyacı olanı karşılayamaz ve geleceğine yatırım yapamazsa
devlete olan maddi bağımlılığı artacak, bu da o ekonomik sistem için daha fazla problem ve
sorumluluk anlamına gelecektir. Yakın zamanda Yunanistan’da yaşanan krizin temelinde de
bu neden yatmaktadır. Yunan halkının krizden bu denli etkilenmesinin en büyük
etkeni, yeterli finansal bilgi birikimine sahip olmaması ve devlete olan maddi
bağımlılığından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, Japonların üç şeyin gücünü çok iyi
anladıkları söylenir. ''Kılıç, mücevher, ayna''. Japonlara göre bu üçlünün en
değerlisi
‘’ayna’'dır. Çünkü ayna kendini bilmenin gücünü simgeler. Bir tarafta sahip
olduğundan fazlasını harcayan Yunanlılar, diğer tarafta asla kim olduğunu unutmadan daha
fazlasına sahip olmayı amaçlayan Japonlar…İki milletinde dünya sahnesinde ki rolleri ortada. Finansal zeka
uzmanı olan Robert Kiyosaki toplumun yapı taşları olan gençlere şu tavsiyede bulunuyor: “Kazanmak için değil öğrenmek için çalışın.” Çünkü kazandığınız bugünü, öğrendikleriniz ise tüm
hayatınızı garanti altına alır.
Tüm ekonomik
faaliyetlerin; insanların ihtiyaç ve arzularının tatminine yönelik olduğundan yola çıkarak,
sınırlı kaynakları daha verimli kullanmayı geniş kitlelere, yani tabana yayamazsak, işte o zaman dünyanın önde
gelen strateji uzmanlarının öngördüğü 'Meşhur Kriz Kehanetlerine' daha hızlı yol almış oluruz. O yüzden bugünü
kurtarmak için değil, orta ve uzun vadeli düşünüp yarınlar için adım atmak gerekmektedir. Eğer bizde millet olarak
gelecekte çok daha ağır durumlarla karşılaşmak istemiyorsak, ekonomik refaha kavuşup,diğer gelişmiş ülkeleri yakalamak
istiyorsak finansal bilgi birikimimizi artırmalı ve bunu yerleşik bir kültür haline
getirmeliyiz. Bunun önemini anlayan birçok devlet (çoğunluğu gelişmiş ülkeler) Finansal
okuryazarlığı sadece bir sivil toplum hareketi olmaktan çıkarıp, devlet
politikalarında yer vererek gelecekleri için önemli adımlar atmaya başladılar. Önümüzdeki
dönemde dünya bu kavramın önemini daha da iyi anlayacak ve politikalarını bu
yönde yoğunlaştıracaktır. Umarım bizde gereken önemi
verir ve gelecek için daha sağlam adımlar atarız.
Burak Özpolat
👍👍😍
YanıtlaSil