19 Kasım 2013 Salı

                                        Finansal Okuryazarlık



Türkiye ve benzeri gelişmekte olan ülkeler küresel sahnede yer alabilmek için sürekli ekonomik programlarını değiştirerek ve bir gecede şok etkisi yaratan kararlar alarak ekonomiyi rayına sokmaya çalışırlar. Bir yandan enflasyonla mücadele ederken diğer yandan hızlı bir büyüme hedeflerler. Ancak çok daha geniş imkanlara sahip gelişmiş ekonomiler bile her ne kadar enflasyonu kontrol altında tutabilseler de, çağımızın en büyük  sosyo-ekonomik problemi olan işsizliği azaltan hızlı ve sürekli bir büyümeyi başaramamışlardır. İşte böyle ani kararların alındığı bir ortamda finansal okuryazarlığın önemi daha da artmaktadır.

Son dönemde ardı ardına yaşanan krizler bize bir kez daha, alınan ani kararların günü kurtarmaktan öteye gidemediğini göstermiştir. Tabana yayılmayan politikalar sadece belli bir sermaye grubuna hitap ederek kalıcı çözümler bir yana krizi daha da derinleştirmektedir. İşte bu noktada finansal okuryazarlığın önemi ortaya çıkmaktadır. Yeterli finansal altyapıya ve anlayışa sahip olmayan bireylerin oluşturduğu ekonomilerin uzun soluklu refaha kavuşması mümkün değildir. Peki finansal okuryazarlık nedir? Neden bu kadar önemli? En basit haliyle finansal okuryazarlık; kişinin paranın kullanımı ve yönetimi hakkında bilgiyle değerlendirme yaparak etkili kararlar almasıdır. Yani bireyin gelirlerini, tasarruflarını ve yatırımlarını akıllıca değerlendirerek bütçesini daha verimli bir şekilde yönetebilme yetkinliğine sahip olmasıdır. Finansal okuryazarlığın artmasıyla birey, aile ve dolayısıyla finansal sistem sağlam temeller üzerine kurulmuş olacak, toplum olağandışı durumlarda sahip olduğu finansal birikimle daha sağlıklı kararlar vererek, krizden en az zararla kurtulmanın yollarını arayacaktır. Kişinin devlete olan ihtiyacı azaldıkça, karar verenlerin manevra alanı da genişleyecek ve krizden en az hasarla kurtulmak bir yana bunu fırsata çevirebilmenin yollarını arayacaktır.

Bugün dünyanın önde gelen iktisatçıları dünyada yaşanan ekonomik buhrandan bazı ülkelerin daha fazla etkilenmelerinin sebebini, finansal bilincin yeterli düzeyde olmamasına bağlamaktadırlar. Birey sahip olduğu sınırlı imkanlardan ihtiyacı olanı karşılayamaz ve geleceğine yatırım yapamazsa devlete olan maddi bağımlılığı artacak, bu da o ekonomik sistem için daha fazla problem ve sorumluluk anlamına gelecektir. Yakın zamanda Yunanistan’da yaşanan krizin temelinde de bu neden yatmaktadır. Yunan halkının krizden bu denli etkilenmesinin en büyük etkeni, yeterli finansal bilgi birikimine sahip olmaması ve devlete olan maddi bağımlılığından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, Japonların üç şeyin gücünü çok iyi anladıkları söylenir. ''Kılıç, mücevher, ayna''. Japonlara göre bu üçlünün en değerlisi ‘’ayna’'dır. Çünkü ayna kendini bilmenin gücünü simgeler. Bir tarafta sahip olduğundan fazlasını harcayan Yunanlılar, diğer tarafta asla kim olduğunu unutmadan daha fazlasına sahip olmayı amaçlayan Japonlar…İki milletinde dünya sahnesinde ki rolleri ortada. Finansal zeka uzmanı olan Robert Kiyosaki toplumun yapı taşları olan gençlere şu tavsiyede bulunuyor: “Kazanmak için değil öğrenmek için çalışın.” Çünkü kazandığınız bugünü, öğrendikleriniz ise tüm hayatınızı garanti altına alır. 

Tüm ekonomik faaliyetlerin; insanların ihtiyaç ve arzularının tatminine yönelik olduğundan yola çıkarak, sınırlı kaynakları daha verimli kullanmayı geniş kitlelere, yani tabana yayamazsak, işte o zaman dünyanın önde gelen strateji uzmanlarının öngördüğü 'Meşhur Kriz Kehanetlerine' daha hızlı yol almış oluruz. O yüzden bugünü kurtarmak için değil, orta ve uzun vadeli düşünüp yarınlar için adım atmak gerekmektedir. Eğer bizde millet olarak gelecekte çok daha ağır durumlarla karşılaşmak istemiyorsak, ekonomik refaha kavuşup,diğer gelişmiş ülkeleri yakalamak istiyorsak finansal bilgi birikimimizi artırmalı ve bunu yerleşik bir kültür haline getirmeliyiz. Bunun önemini anlayan birçok devlet (çoğunluğu gelişmiş ülkeler) Finansal okuryazarlığı sadece bir sivil toplum hareketi olmaktan çıkarıp, devlet politikalarında yer vererek gelecekleri için önemli adımlar atmaya başladılar. Önümüzdeki dönemde dünya bu kavramın önemini daha da iyi anlayacak ve politikalarını bu yönde yoğunlaştıracaktır. Umarım bizde gereken önemi verir ve gelecek için daha sağlam adımlar atarız.




                                                                              Burak Özpolat